BURSA Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi 5’inci sınıf öğrencisi İsmail Emir Yassı'nın (22), 2021 yılında Almanya'da tasarladığı giyilebilir mobil dış iskeleti ‘PullExo’, servikal yaralanmalar ile kısmi felç olan hastaların hem günlük ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olacak hem de fiziksel rehabilitasyon sağlayacak.Hastaların ellerine takarak, diş fırçalamak ya da yemek yemek gibi günlük ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabileceği 'PullExo', 2023 yılında Türkiye'de üretilen ikinci prototipiyle ilk ödülünü de Teknofest'ten aldı.
BUÜ Tıp Fakültesi 5’inci sınıf öğrencisi İsmail Emir Yassı, 2021 yılında Charité – Universitätsmedizin Berlin, Klinik Nöroteknoloji Laboratuvarı’nda staj yaptığı dönemde, kısmi felç hastalarının kullandığı mobil el dış iskeletlerinin hem ulaşılamaz fiyatlarla satıldığını hem de bu cihazların tam anlamıyla mobil olmadığını fark ederek bir proje tasarladı. 2022 yılında Türkiye'ye döndüğünde projesini hayata geçirmek için Bursa Uludağ Üniversitesi Translasyonel Tıp Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel ile iletişime geçen Yassı, 'PullExo' adını verdiği mobil el dış iskeletinin ilk prototipini evinde kendi imkanlarıyla üretti. Prototipin başarılı olmasıyla Uludağ Üniversitesi’nin hak sahipliğiyle 'PullExo'nun, ulusal ve uluslararası patent başvuruları yapıldı ve endüstriyel tasarım tescili alındı.
HARVARD'DAN BURS ALDI, EKİBİYLE İKİNCİ PROTOTİPİ ÜRETTİ
İsmail Emir Yassı, Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel, BUÜ Elektrik elektronik Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencisi Ahmet Durmaz ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makina Mühendisliği Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Eren Eker'in yer aldığı ekip 'PullExo'nun ikinci prototipini geliştirerek, üretmek için çalışma başlattı. 2023 yılında burslu olarak davet edildiği Harvard Medical School’da, beyin stimülasyonu konusunda 6 ay boyunca eğitim alan ve bilimsel çalışmalarda bulunan Yassı, ekibiyle birlikte geliştirerek ürettiği 'PullExo'nun ikinci prototipini hayata geçirdi. Sahip olduğu kas aktivitesi sensörü ile kullanıcının elini kapatmak veya açmak istediğini fark ederek, bu hareketler için fiziksel destek olurken, sahip olduğu ekran sayesinde kullanıcıya görsel biofeedback sağlayan 'PullExo', ayrıca hastanın rehabilitasyon sürecini de hızlandıracak. Cihaz, diğer el dış iskeletlerinin aksine, destek ve rehabilitasyon için gerekli bütün özellikleri üzerinde bulundurduğu için tamamen mobil bir yapıya sahip ve bu sayede rehabilitasyon merkezleri dışında, günlük yaşamda da kullanılabilecek.
İLK ÖDÜLÜNÜ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ELİNDEN ALDI
'PullExo'nun ikinci prototipi, 2023 İzmir Teknofest Sağlık ve Yaşam Teknolojileri Kategorisi’nde 'En İyi Ön Kuluçka Girişimci Ödülü'nü de kazanırken, ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Yassı, 'PullExo'yu el ile kavrama fonksiyonunu yitirmiş geniş bir hasta grubunun kullanımı amacıyla tasarladıklarını belirterek, “Bunların başında omurilik yaralanmasına sahip, kavrama fonksiyonunu yitirmiş, ancak kas aktivitesini minimal düzeyde koruyabilmiş hastalar ve inme sonucu kavrama fonksiyonunu kaybetmiş hastalar yer alıyor. Cihaz, son ürün haline geldiğinde elektroensefalografi (beyin aktivitesi) sinyalleriyle de kontrol edilebilmesini, böylece cihazı kullanabilecek hasta popülasyonunun daha da genişletilmesini amaçlıyoruz” dedi.
‘YURT DIŞINDAKİ CİHAZLAR TAM ANLAMIYLA MOBİL DEĞİL’
Patent süreci devam eden 'PullExo'nun Türkiye’de üretilmesi için, devlet ve endüstri desteğiyle şirketleşme sürecini başlatan Yassı ile ekibi, birkaç yıl içinde son ürünü ulaşılabilir fiyatlarla geniş bir hasta popülasyonuyla buluşturmayı hedeflerken, fikrin oluşum ve gelişim sürecine ilişkin de bilgi vererek şunları söyledi:
“Charité – Universitätsmedizin Berlin, Klinik Nöroteknoloji Laboratuvarı’nda staj yaptığım dönemde mobil el dış iskeleti fikrini geliştirdim. Orada bu cihazların ulaşılamaz fiyatlarla satıldığını, laboratuvarlarda ve rehabilitasyon merkezlerinde kullanımla sınırlı olduğunu fark ettim. Ayrıca bu cihazların tam anlamıyla mobil olmadığını fark ettim. Yani hasta bir el ünitesi giyiyor, ayrıca motorları bir sırt çantasıyla taşımak zorunda kalıyor. Buna ek olarak tıpta uzun zamandır rehabilitatif olduğu bilinen biofeedbackin bu cihazların entegre edilmediğini ve bunun için ekstra bilgisayarlar gerektiğini, yani tam anlamıyla mobil ve kompakt bir çözüm olmadıklarını fark ettim. Türkiye'ye döndüğümde ilk yaptığım şey, ‘Acaba daha iyisini üretebilir miyiz?’ diye kendime sormak oldu.”
‘ELEKTRONİĞİNDEN YAZILIMINA KADAR KENDİ BAŞIMA YAPTIM’
'PullExo'nun ilk prototipini evinde kısıtlı imkanlarla ve internetten öğrendiği teknik mühendislik bilgisiyle hayata geçirdiğini vurgulayan Yassı, “Bu gördüğünüz ikinci prototip. İlk prototipi, ben elektroniğinden yazılımına kadar kendi başıma yapmak zorunda kaldım. Tahmin edebileceğiniz gibi tıp fakültesinde lehim nasıl yapılır, devre nasıl hazırlanır anlatılmıyor. Bunları kendi kendime öğrenmek durumunda kaldım. İlk prototip ile cihazın çalışır olduğunu ispatlayınca, mühendis takım arkadaşlarımız Ahmet Durmaz ve Eren Eker bize katıldı. Onlarla birlikte bu ikinci prototipi geliştirdik. Bu cihazla da bilimsel makale için kullanıcı testlerini yapmaya başladık ve yarışmalara katıldık. Endüstriyel tasarım tescilini aldık ve patent başvurusunda bulunduk” diye konuştu.
‘BUNUN MİLLİ BİR TEKNOLOJİ OLARAK KALABİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ’
'PullExo'nun, yurt dışında mobil el dış iskeleti olarak satılan ürünlerden daha mobil ve ulaşılabilir maliyetlerde olduğunu belirten Yassı, “Mobilite ve kompaktlık, yurt dışında satılan cihazlarla arasındaki en büyük fark. Yurt dışındaki cihazlarla arasındaki bir diğer fark ise ulaşılabilir fiyatlara sahip olması. Biz bu prototipi oldukça ulaşılabilir materyallerden yaptık. Gördüğünüz bu dış kısım tıbbi el ateli. Aynı zamanda bu bir geri dönüşüm projesi. Dünyada herhangi bir fiziksel ya da rehabilitatif destek cihazına, toplumun yalnızca yüzde 10'u ulaşabiliyor. Bizim amaçlarımızdan biri de bu oranı artırmak. Bu cihazın icat edilmesinden çok, bunun milli bir teknoloji olarak kalabilmesi çok önemli. Biz bunu ülkemizde üretmek istiyoruz. Bu doğrultuda T3 Vakfı'nın düzenlediği yarışmalara katıldık ve şirketleşme sürecine başlıyoruz. Almanya'da bu cihazın muadilleri, rehabilitasyon merkezlerinde bile olsa mevcut, ülkemizde mevcut değil. Ya ithal ediyorsunuz ya da hiç kullanamıyorsunuz. Bu yüzden bu eksikliği tamamlamaya ülkemizden başlamak istedik” ifadelerini kullandı.
‘AMACIMIZ ÜLKEMİZİN DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTMAK’
'PullExo' ekibinden Ahmet Durmaz ise yurt dışındaki muadillerinin maliyeti ortalama 10 bin dolar olan ve bir motora bağlı giyilebilir dış iskelet olarak üretilen cihazı, günlük yaşama uygun hale getirerek mobil el dış iskeleti olarak ürettiklerini ve 150 dolara mal ettiklerini belirterek, “Ülkemizde bunu gerçekleştirmek, katma değer olarak büyük faydalar sağlayacak. Elektronik olarak ülkemizin dışa bağımlılığı biraz fazla olduğu için hem ülkemiz hem bizim hem de bizden sonra gelecek arkadaşlarımız için motivasyon sağlayacağına inanıyoruz. Ürünü tasarlarken amacımız ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak ve ülkemizde bulunan bu hasta gruplarının, bu cihaza ulaşmasını sağlamak. Bu ticari bir ürün olduktan sonra çok çeşitli parametreler girebilir ama maliyet olarak 150 dolar gibi bir fiyata ürünü ortaya çıkardık. Ama piyasada bulunan benzer ürünler, ki bunlarda bizim cihazımızda bulunan özellikler bulunmuyor ve ortalama 10 bin dolara satılıyor. Bizim ürünümüz 150 dolara mal edildiği için de uygun bir fiyata piyasaya çıkabilir” dedi.
‘GLOBAL ANLAMDA BU KADAR KOMPAKT, MOBİL BİR ALET YOK’
'PullExo'nun daha da geliştirilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel ise cihazın global anlamda etkili olacağına dikkat çekerek, “Bu ikinci prototip hastaya takıldığı zaman gayet sağlıklı bir şekilde kullanabilir. Ama biz daha kompakt, daha taşınabilir, daha da küçülterek, ergonomisini daha da artırarak ve dış makyajını daha da güzelleştirerek hazır hale getireceğiz. Yoksa şu an için sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Belli düzeydeki servikal yaralanmalarda, tam inme olmayan kısmi inmesi olan hastaların mobilize olarak kullanabileceği bir alet yok. Mobilize dedikleri aletlerde ya sırt çantası büyüklüğünde aparatla ya da fizik tedavi merkezlerine bağımlı olarak rehabilitasyon alıyorsunuz. Bu yüzden global anlamda bu kadar kompakt, mobil bir alet yok. Elinize takıp diş fırçalamak, Türk kahvesi içmek veya yemeğinizi yemek gibi günlük ihtiyaçlarınızı karşılarken, aynı zamanda rehabilitasyon etkisi oluyor. Bunun yaygın etkisinin global anlamda olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
BUÜ Tıp Fakültesi 5’inci sınıf öğrencisi İsmail Emir Yassı, 2021 yılında Charité – Universitätsmedizin Berlin, Klinik Nöroteknoloji Laboratuvarı’nda staj yaptığı dönemde, kısmi felç hastalarının kullandığı mobil el dış iskeletlerinin hem ulaşılamaz fiyatlarla satıldığını hem de bu cihazların tam anlamıyla mobil olmadığını fark ederek bir proje tasarladı. 2022 yılında Türkiye'ye döndüğünde projesini hayata geçirmek için Bursa Uludağ Üniversitesi Translasyonel Tıp Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel ile iletişime geçen Yassı, 'PullExo' adını verdiği mobil el dış iskeletinin ilk prototipini evinde kendi imkanlarıyla üretti. Prototipin başarılı olmasıyla Uludağ Üniversitesi’nin hak sahipliğiyle 'PullExo'nun, ulusal ve uluslararası patent başvuruları yapıldı ve endüstriyel tasarım tescili alındı.
HARVARD'DAN BURS ALDI, EKİBİYLE İKİNCİ PROTOTİPİ ÜRETTİ
İsmail Emir Yassı, Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel, BUÜ Elektrik elektronik Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencisi Ahmet Durmaz ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makina Mühendisliği Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Eren Eker'in yer aldığı ekip 'PullExo'nun ikinci prototipini geliştirerek, üretmek için çalışma başlattı. 2023 yılında burslu olarak davet edildiği Harvard Medical School’da, beyin stimülasyonu konusunda 6 ay boyunca eğitim alan ve bilimsel çalışmalarda bulunan Yassı, ekibiyle birlikte geliştirerek ürettiği 'PullExo'nun ikinci prototipini hayata geçirdi. Sahip olduğu kas aktivitesi sensörü ile kullanıcının elini kapatmak veya açmak istediğini fark ederek, bu hareketler için fiziksel destek olurken, sahip olduğu ekran sayesinde kullanıcıya görsel biofeedback sağlayan 'PullExo', ayrıca hastanın rehabilitasyon sürecini de hızlandıracak. Cihaz, diğer el dış iskeletlerinin aksine, destek ve rehabilitasyon için gerekli bütün özellikleri üzerinde bulundurduğu için tamamen mobil bir yapıya sahip ve bu sayede rehabilitasyon merkezleri dışında, günlük yaşamda da kullanılabilecek.
İLK ÖDÜLÜNÜ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ELİNDEN ALDI
'PullExo'nun ikinci prototipi, 2023 İzmir Teknofest Sağlık ve Yaşam Teknolojileri Kategorisi’nde 'En İyi Ön Kuluçka Girişimci Ödülü'nü de kazanırken, ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Yassı, 'PullExo'yu el ile kavrama fonksiyonunu yitirmiş geniş bir hasta grubunun kullanımı amacıyla tasarladıklarını belirterek, “Bunların başında omurilik yaralanmasına sahip, kavrama fonksiyonunu yitirmiş, ancak kas aktivitesini minimal düzeyde koruyabilmiş hastalar ve inme sonucu kavrama fonksiyonunu kaybetmiş hastalar yer alıyor. Cihaz, son ürün haline geldiğinde elektroensefalografi (beyin aktivitesi) sinyalleriyle de kontrol edilebilmesini, böylece cihazı kullanabilecek hasta popülasyonunun daha da genişletilmesini amaçlıyoruz” dedi.
‘YURT DIŞINDAKİ CİHAZLAR TAM ANLAMIYLA MOBİL DEĞİL’
Patent süreci devam eden 'PullExo'nun Türkiye’de üretilmesi için, devlet ve endüstri desteğiyle şirketleşme sürecini başlatan Yassı ile ekibi, birkaç yıl içinde son ürünü ulaşılabilir fiyatlarla geniş bir hasta popülasyonuyla buluşturmayı hedeflerken, fikrin oluşum ve gelişim sürecine ilişkin de bilgi vererek şunları söyledi:
“Charité – Universitätsmedizin Berlin, Klinik Nöroteknoloji Laboratuvarı’nda staj yaptığım dönemde mobil el dış iskeleti fikrini geliştirdim. Orada bu cihazların ulaşılamaz fiyatlarla satıldığını, laboratuvarlarda ve rehabilitasyon merkezlerinde kullanımla sınırlı olduğunu fark ettim. Ayrıca bu cihazların tam anlamıyla mobil olmadığını fark ettim. Yani hasta bir el ünitesi giyiyor, ayrıca motorları bir sırt çantasıyla taşımak zorunda kalıyor. Buna ek olarak tıpta uzun zamandır rehabilitatif olduğu bilinen biofeedbackin bu cihazların entegre edilmediğini ve bunun için ekstra bilgisayarlar gerektiğini, yani tam anlamıyla mobil ve kompakt bir çözüm olmadıklarını fark ettim. Türkiye'ye döndüğümde ilk yaptığım şey, ‘Acaba daha iyisini üretebilir miyiz?’ diye kendime sormak oldu.”
‘ELEKTRONİĞİNDEN YAZILIMINA KADAR KENDİ BAŞIMA YAPTIM’
'PullExo'nun ilk prototipini evinde kısıtlı imkanlarla ve internetten öğrendiği teknik mühendislik bilgisiyle hayata geçirdiğini vurgulayan Yassı, “Bu gördüğünüz ikinci prototip. İlk prototipi, ben elektroniğinden yazılımına kadar kendi başıma yapmak zorunda kaldım. Tahmin edebileceğiniz gibi tıp fakültesinde lehim nasıl yapılır, devre nasıl hazırlanır anlatılmıyor. Bunları kendi kendime öğrenmek durumunda kaldım. İlk prototip ile cihazın çalışır olduğunu ispatlayınca, mühendis takım arkadaşlarımız Ahmet Durmaz ve Eren Eker bize katıldı. Onlarla birlikte bu ikinci prototipi geliştirdik. Bu cihazla da bilimsel makale için kullanıcı testlerini yapmaya başladık ve yarışmalara katıldık. Endüstriyel tasarım tescilini aldık ve patent başvurusunda bulunduk” diye konuştu.
‘BUNUN MİLLİ BİR TEKNOLOJİ OLARAK KALABİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ’
'PullExo'nun, yurt dışında mobil el dış iskeleti olarak satılan ürünlerden daha mobil ve ulaşılabilir maliyetlerde olduğunu belirten Yassı, “Mobilite ve kompaktlık, yurt dışında satılan cihazlarla arasındaki en büyük fark. Yurt dışındaki cihazlarla arasındaki bir diğer fark ise ulaşılabilir fiyatlara sahip olması. Biz bu prototipi oldukça ulaşılabilir materyallerden yaptık. Gördüğünüz bu dış kısım tıbbi el ateli. Aynı zamanda bu bir geri dönüşüm projesi. Dünyada herhangi bir fiziksel ya da rehabilitatif destek cihazına, toplumun yalnızca yüzde 10'u ulaşabiliyor. Bizim amaçlarımızdan biri de bu oranı artırmak. Bu cihazın icat edilmesinden çok, bunun milli bir teknoloji olarak kalabilmesi çok önemli. Biz bunu ülkemizde üretmek istiyoruz. Bu doğrultuda T3 Vakfı'nın düzenlediği yarışmalara katıldık ve şirketleşme sürecine başlıyoruz. Almanya'da bu cihazın muadilleri, rehabilitasyon merkezlerinde bile olsa mevcut, ülkemizde mevcut değil. Ya ithal ediyorsunuz ya da hiç kullanamıyorsunuz. Bu yüzden bu eksikliği tamamlamaya ülkemizden başlamak istedik” ifadelerini kullandı.
‘AMACIMIZ ÜLKEMİZİN DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTMAK’
'PullExo' ekibinden Ahmet Durmaz ise yurt dışındaki muadillerinin maliyeti ortalama 10 bin dolar olan ve bir motora bağlı giyilebilir dış iskelet olarak üretilen cihazı, günlük yaşama uygun hale getirerek mobil el dış iskeleti olarak ürettiklerini ve 150 dolara mal ettiklerini belirterek, “Ülkemizde bunu gerçekleştirmek, katma değer olarak büyük faydalar sağlayacak. Elektronik olarak ülkemizin dışa bağımlılığı biraz fazla olduğu için hem ülkemiz hem bizim hem de bizden sonra gelecek arkadaşlarımız için motivasyon sağlayacağına inanıyoruz. Ürünü tasarlarken amacımız ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak ve ülkemizde bulunan bu hasta gruplarının, bu cihaza ulaşmasını sağlamak. Bu ticari bir ürün olduktan sonra çok çeşitli parametreler girebilir ama maliyet olarak 150 dolar gibi bir fiyata ürünü ortaya çıkardık. Ama piyasada bulunan benzer ürünler, ki bunlarda bizim cihazımızda bulunan özellikler bulunmuyor ve ortalama 10 bin dolara satılıyor. Bizim ürünümüz 150 dolara mal edildiği için de uygun bir fiyata piyasaya çıkabilir” dedi.
‘GLOBAL ANLAMDA BU KADAR KOMPAKT, MOBİL BİR ALET YOK’
'PullExo'nun daha da geliştirilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel ise cihazın global anlamda etkili olacağına dikkat çekerek, “Bu ikinci prototip hastaya takıldığı zaman gayet sağlıklı bir şekilde kullanabilir. Ama biz daha kompakt, daha taşınabilir, daha da küçülterek, ergonomisini daha da artırarak ve dış makyajını daha da güzelleştirerek hazır hale getireceğiz. Yoksa şu an için sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Belli düzeydeki servikal yaralanmalarda, tam inme olmayan kısmi inmesi olan hastaların mobilize olarak kullanabileceği bir alet yok. Mobilize dedikleri aletlerde ya sırt çantası büyüklüğünde aparatla ya da fizik tedavi merkezlerine bağımlı olarak rehabilitasyon alıyorsunuz. Bu yüzden global anlamda bu kadar kompakt, mobil bir alet yok. Elinize takıp diş fırçalamak, Türk kahvesi içmek veya yemeğinizi yemek gibi günlük ihtiyaçlarınızı karşılarken, aynı zamanda rehabilitasyon etkisi oluyor. Bunun yaygın etkisinin global anlamda olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.